7 Temmuz 2013 Pazar

Üç yanlış bir doğru eder mi?


tesadüf gibi görünen şeylerden, ve kışın tamamen ölmüş bir tabiattan, baharda yeniden renkli bir manzara yaratmak, yüce Allah'ın değişmez bir kanunu..

 

bazen, yeni bir düzenin, temiz bir şekilde, ve sorunsuz işleyerek başlaması için, eski düzene ait herşeyin tamamen sona ermesi gerekiyor belki de. ve bu süreç de, zaman zaman çok acıtarak olabiliyor..

 

2012 itibariyle, Stalingrad macerası nihayet mükemmel bir şekilde sna erdiğinde, bugün için beklediğim, istediğim ve tahmin ettiğim düzen bu değildi aslında... bana sunulan şey, haketmediğimi düşündüğüm, ve Stalingrad'ı bile aratacak derecede ağır ızdıraplar veren zorlu, ağır ve hatta SAÇMA bir süreçti...

 

ben, burada, şimdili bu dönemi detaylandırmayı değil, yakın zamanda ortaya çıkan 3 yanlış, ve onun getirdiği bir doğruyu düşünmekle yetineceğim sadece..

 

ilk ve en büyük yanlış, son bir sene boyunca süren, ve hayatımın en yanlış insanı olarak anılacak olan malum şahısla ilişkimizin son safhaları, ilişkimiz boyunca olan saçmalıklar ve ayrılık dönemiydi. hayatımda, ikinci bir örneğine daha rastlamam çok zor olan bu aptallık, nihayet sona ermişti.. acısı geçmeyecek gibiydi. onu tercih etmiş olmak, ve onunla geçirmiş oldğum her bir günün hatası ve pişamnlığı, enayi ve salak yerine konulmanın acısı kolay çıkacak gibi değildi. ilk olumsuzluk, bu saçma ve yanlış ilişkinin, gerek devam ettiği süre olsun, gerekse ayrıldıktan sonra, üzerimde bıraktığı o kapkara olumsuzluk ve karamsarlıktı..

 

ikinci yanlış, adına KS denilen şekilsiz, biçimsiz ve kişiliksiz yerdi. hayatımın, en ilginç doğrusunun buradan çıkıyor olması, gerçekten mantığa aykırı bir durum.. sanal olana ehemmiyet vermiyor oluşum bir yana, sanal alemin de bu en salak sitesinden, "O" nun çıkabilmiş olması, çamurun içinde bir gül tohumunun çiçek vermesi gibi, insanı kendisine hayran bırakan bir olgu..

 

üçüncüsü, karşılıklı olarak bu doğruya, ilkbaşta bizim de o kadar istekli olmamış olmamız.. herşey, tamamen farklı ve YANLIŞ bir şeyden doğarak, iki insanın birbirini tümüyle tanıması,anlaması ve şaşırtıcı derecede birbirine hitap edebilmesiyle sonuçlandı..

 

tanışmış olduğumuz süre boyunca, birbirimizle ilgili, böyle bir şeyi irade edemezdik..  ikimiz de, geçmişin yanlışlarının acılarını çekiyorduk ve bunun acısını birbirimizle paylaşmaktan öte bir şey de yapmadık.. bunu yaptığımız yer de,doğru insanı bulmak gibi bir hedefin en son düşünülebileceği saçma sapan bir siteydi.. ve birbirimize attığımız ilk adım da, ilk etapta, yanlış duran bir şey üzerineydi..

 

ve işte, sonuç olarak, bütün bu üç yanlıştan, doğru olan bir şey doğdu ve filizlendi.. benim için, o en karanlık, ve bitmesine ihtimal vermediğim o iğrenç karamsarlık ve acılar, yerini kısa bir zamanda mutluluk, sevinç, neşe ve umuda bıraktı.. güneş, en karanlık saatten sonra doğdu.. Allah, belki de herşeyi, benim için en karanlık devreyi sonuna kadar yaşattıktan sonra yeni bir umut olarak sunmayı irade etti. bunu yaparken, firavun sarayında musa (AS) ı yetiştirdiği gibi, yığınla kişiliksiz insanın bir arada olduğu bir yerden, ve alakasız bir mesafeden onu bana ulaştırmak istedi.. ve yıllarca, onu hoş bir şekilde, benim için bir yerlerde saklı tuttu.. ve en beklemediğim an ve yerde, ve en garip şekilde, bu tek doğruyu üretmeyi istedi..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder