5 Temmuz 2013 Cuma

Sanal dünya ve yeni dönem usercan lar..

Evinize gelip, çayınızla beraber ekranın karşısına geçtiğinizde, ya da işyerinde, işlerden ve patrondan fırsat buldukça bir kaçamak yapar ve SANAL dediğiniz o dünyaya, klavyeniz ve mouseunuzla giriverirsiniz.. Aslında bilmediğiniz şey, girdiğiniz dünyanın aslında sanal olmadığıdır.

Sanal denilince, aklımıza gelmesi gereken şey, gerçekte varolmayan, ve biz varolduğunu düşündüğümüz için, olmasından hoşlandığımız gerçek dışı kişiler ve olaylar zinciridir.

O sanal dünyaya girersiniz, bir etkileşimde bulunur ve çıkarsınız.. Ve ordan ayrıldığınızda, bıraktığınız etki, ya da sizin üzerinizde kalan etki orda kalmıştır. Hayatınız, bu etkiler olmadan, kaldığı yerden devam ediyodur..

Bu şekilde düşününce, acaba gerçekten sanal olan nedir? "Tümüyle hayal ürünüdür" diyen diziler mi? Gerçek hayattan kurgu öyküler mi? Yoksa bizzat gerçek hayatta takınmaya çalıştığımız roller midir sanal olan? Kendimizi aslında neye inandırmışız? Aslında ne olmak istemişiz, ve ne şekilde görünüyoruz? Takındığımız roller, web sitelerinde mi, yoksa, evde, işyerimizde, arkadaş ortamımızda mı daha gerçekçi? Olmak istediğimiz, ideal olarak çizdiğimiz BEN e daha yakın duran hangisidir?

Sanal diye adlandırdığımız, "web tabanlı iletişim", böyle adlandırmak işimize geldiği için sanalmışçasına davranılmıştır. Yoksa, aslında, hattın diğer ucunda, klavyesinin başında oturup birşeyler yazmaya çalışan kişi de en az sizin kadar İNSAN dır.

1 yorum: